Baburlular Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarıdır (1483-1530). Cengiz Han’ın oğlu Çağatay Han’ın torunlarından olan Babur, babasının 1494’te bir kaza sonucu ölümü üzerine tahta geçti. Ancak daha ilk günlerinde amcası Sultan Ahmet ve dayısı Mahmut Han’ın saldırılarına uğradı. Karşılaştığı güçlükleri biraz da şansının yardımıyla atlatan Babur, Orta Asya’daki politik karışıklıkları değerlendirdi. Topladığı kuvvetleri Hindukuş Dağları’nı geçti. Kâbil’i kan dökmeden ele geçirdi (1504). Hindukuş ile Gazne arasındaki topraklara egemen olan Kâbil’de devletinin temellerini attı. 1505’te Sind kıyılarına kadar ilerledikten sonra Özbeklerin Horasan’dan çekildiğini duyunca Horasan üzerine yürüdü. Ancak Kâbil’de çıkan ayaklanmalar üzerine başkente dönmek zorunda kaldı (1506). 1507’de padişah unvanını alıp Şeybanilerin Şah İsmail’ce bozguna uğratılması üzerine Safevilerin de desteğiyle Maveraünnehir’e yöneldi. Buhara ve Semerkant’ı ele geçirdiyse de (1511) sonraki yıllarda Özbekler yeniden güçlendi. Safevilerin yardımına karşın Özbeklere yenilmekten kurtulamadı.
1514’te Kâbil’e döndü. 1519 ve 1520’de iki kez
Pencap üzerine yürüdü ve bazı kentleri ele geçirdi. 1524’te Lahor’u alıp tüm
Pencap’ı adamları arasında paylaştırdı. 1526′ da Panipat Savaşı’nda Deltü
Sultanı İbrahim Lodi’yi yendi, sonraki yıllarda da Hindistan’ın içlerine
seferlerini sürdürdü. 1530’da oğlu Hümayun’u kendine veliaht atadı ve devlet
adamlarından onu hükümdar tanıyacakları konusunda belge aldı, kısa bir süre
sonra öldü (1530). Çağatay Lehçesi’nin Ali Şir Nevai’den sonra ikinci üstün
şairi sayılan Babur, klasik divan şiiri biçimleri içine günlük yaşam olaylarını
da katmayı bilmiştir. Gazel, rubai, tuyug biçimindeki şiirleri Divan’nıda
toplanmıştır: Anıları Babürnâme (Vekayi) kitabındadır. Aruz Risalesi, Mübeyyen ele
geçen eserleridir.